Kanazawa Sensei’den...
KARATE’NİN
TABANINDA YATAN PRENSİPLER
Karate tekniklerinin
tatbikinde görülen inanılmaz hız ve gücün,uzun süre gizem ve sırlar altında
saklanan occult (bir çeşit büyü) bilgilerinden kaynaklandığı sanılmıştır. Ancak
incelendiğinde Karate tekniklerinin temelinde bulunan ve onları yöneten
bilimsel prensipler görülür ve ispatlanır. Yine aynı şekilde yıldırım hızıyla
tatbik edilen saldırı ve kontra (karşı) saldırıyı tekleştiren reaksiyonlar da
psikolojik prensiplerin uygulanmasıyla anlaşılabilirler. Çok yüksek bir
seviyede diğer kişinin niyetlendiği hareketi sezmek ya da hissetmek (bilimsel
açıdan) mümkündür ve hayvanlarda faal olan bu güdü insanlarda bastırılmış
durumdadır.
KARATE’NİN
DEVRELERİ
Tabiî seçimin gidişatına
uygun olarak hayat devamlı ve yavaşça değişir, devreler halinde gelişir ve bizi
durmadan değişen çevremize uyarak daha etkili davranma biçimlerini (fonksiyon)
benimsemek zorunda bırakır.
Kaplan gibi güzel,
köpekbalığı gibi mükemmel yapıda yaratıkların halihazırdaki formlarına
ulaşabilmeleri milyonlarca yıl almıştır. Bu sürekli değişim ve gelişim metodu
insanın da el attığı devamlı bir süreçtir. Örneğin insanoğlunun uçuş hakkındaki
düşüncelerini kaba saba tahta çerçevelerden günümüzün hassas ve gelişmiş
uçağına tatbik etmesi 50 yıla malolmuştur.
Ne şekilde gelişirsek
gelişelim daha ince (rafine) hale geliriz ve detaya daha fazla önem veririz.
Karate de şimdiki durumuna gelene kadar sürekli değişim göstermiştir. Yüzyıllar
boyu vücudun azami enerji verebilecek duruma gelmesini sağlamak için durmadan
değiştirilmiş yenilenmiştir. Mükemmel form için süregelen arayış Karate’ye
özünü sağlayan bir süzülmüş hareket güzelliği ve uyumu ortaya çıkarmıştır.
Karate-Do’nun dövüş etmesini öğrettiğini söylemek gerçeği çarpıtmak olur. Temel
eğitimde sürekli olarak yapılan karşılaşmalar (Kumite) kareteye has bir özellik
olan Kime’nin kuvvetlenmesine yol açar. Karate-Do tekniklerinin özü Kime
olduğundan, Kime olmadan tatbik edilen teknikler sadece gerçeğin taklit
edilmesinden ibaret kalır. Karate tekniklerinin durmadan çalışılması bedeni ve
bilhassa kas ve kemik sistemlerinin çalışma şeklini değiştirir. Kademeli olarak
beden o denli yüksek seviyede koordine bir yapı (strüktür) halini alır ki ani bir
enerji patlaması ile müthiş bir güç yaratabilecek hale gelir. Bu Kime’dir.
FİZYOLOJİK
YÖNLERİ
İnsan bedeni bir makineye
benzetilebilir. Aynen bir makine gibi bir noktadan tatbik edilen güç bir başka
noktada reaksiyon yaratır. İnsan bedenindeki kol ve bacaklar makinenin
hareketli kısımları, kaslar motorudur. Motorlar enerjinin şekil değiştirmesiyle
çalışırlar. Örneğin kontrollü bir patlama sağlanarak hareketli aksamın dönüşü
temin edilen içten yanmalı motorlar gibi, insan kasları da içlerinde meydana
gelen kimyasal reaksiyonlar sonucu büzülürler. Bir motor en ideal şartlar
altında – iyi bir oksijen kaynağı ve yüksek kalitede bir yakıtla – nasıl en iyi
performansını verebilirse kaslar için de aynı şey geçerlidir. Vücut havayı
içine aldığı zaman kaslar gevşer ve vücut aniden havayı dışarı verince
büzülürler. El ve ayakların faaliyet gösterme hızları direkt olarak kasların
büzülme hızlarına bağlı olduğundan bu tekniğin önemli kısımlarından biri doğru
nefes almaktır. Karate’de hız çok önemlidir zira herhangi bir teknik sonucu
yaratılacak güç, el ve ayağın hedefle temas hızının karesidir. Bu hızın iki
misline çıkarılması gücü dört misline çıkaracaktır.
Güç = Kütle * Hızlanma²
Karate-Do çalışmasında
sonsuz efor sarfı gerektiği için sıkılma ve bıkma görülebilir. Ancak öğrenci
kalbini ilk Karate’ye başladığı anda hissetiği zevk ve heyecanla dolu tutarak
kendi kendine karşı verdiği bu savaşı kazanabilir ve devamını böyle
sağlayabilir. İlk veya ikinci dereceye varmış bazı öğrenciler bu yerlerde
sıkılıp çalışmaktan vazgeçerler ve bu durumda ne Karate’nin içindeki anlamı
kavramış ne de onun gerçek faydalarını görmüş olurlar. Sıkı çalışın ve
bezginlik, bıkkınlık, yenilgi, tembellik
gibi duyguları yenin; ancak o zaman gerçek hasmınızı, yani kendinizi yenmesini
öğrenebilirsiniz.
Sözel, fiziksel ya da
zihinsel olarak iki ya da daha fazla kişi arasında temas sağlayan tüm rekabete
dayalı oyun ve sporlar önemli ölçüde psikolojik faktörlere dayanırlar. Çoğu
kere psikolojik olarak kuvvetli olan taraf fiziksel zayıflığı olsa dahi
kazanır.
Form (Kata) ve değişik
karşılaşma biçimleri (Kumite) çalışması ile atbaşı gidecek bir temel Kihon
teknikleri çalışması tabiî ve sistematik bir psikolojik kondisyon
sağlayacaktır.
Bu durum iki Japon kavramı
ile kısaca izah edilebilir: Mizu No Kokoro – der ki bir dövüşte bir hasımla
karşılaşıldığı zaman zihin, durgun bir gölün haraketsiz suyu kadar sakin
olmalıdır ki hasmın fiziksel ve psikolojik hareketlerine tepkiler ani, hassas
ve otomatik olsun. Tsuki No Kokoro ise ay nasıl kendi sahası içindeki her şeyin
üzerine ışırsa, kişinin de hasmının iktidarının toplamının (yani yeterliliklerinin
tümünün) sürekli farkında olması (teyakkuz) gereğinin üzerinde durur.
Eğer kasların meydana
getirdiği kuvvet gerekli biçimde kullanılmazsa kaslar kontrol edilse de pek
faydalı olamazlar. Örneğin Gyaku-zuki yaparken sağ bacakla yere doğru itme
hareketi ile sağlanan güç, sağ yumruğa kanalize edilmediği takdirde boşa
gidecektir. Bu sebepten sağ kalça sağ bacak iter itmez döndürülür ve itiş gücü
dönüş gücüne çevrilir. Kalçada toplanan bu iki güç kaynağı yani kalçanın kendi
dönüşünün gücü ve bacağın itişinin dönüşe çevrilen gücü ve amudi fukariyi
döndürerek bu birleşik gücü omuzlara transfer eder. Sırt kasları ile bedenin
sağ tarafındaki latismus dorsi kalçadaki gücü omuzlara sevkeder. Sağ kol
kaslarının büzülmesi ile üçüncü bir güç kaynağı sağlanır ve sağ kol bu güçlerle
yumruk atarken tekrar kalçaya çekilen sol kol dördüncü gücün kaynağını
oluşturur.
DURUŞLAR (AYAK
POZİSYONLARI)
Zenkutsu-dachi’de
çalışırken uzun ve alçak duruşla eğitim çok önemlidir. Bedenin bu pozisyonda tutulabilmesi
için çok fazla enerjiye gerek duyar. Bu sebepten de otomatikman bacaklar
kuvvetlenir. Bu tip bir duruştan süratli hareketler meydana getirmek çok güçtür
fakat hareket etmek için birçok kere çaba sarfederek çalışmak suretiyle daha
yüksek ve kısa duruşlarda daha süratli ve kuvvetli olabiliriz. Her zaman güç
yolu seçmeliyiz. Bu hem disiplin açısından faydalıdır hem de beden ve karakter
eğitimi için gereklidir. Kolaya kaçmak
karakter için iyi değildir. Alçak bir Zenkutsu duruşundan hareket ederken
çabucak mideyi yukarı itmek gerekir. Bu amudi fukarinin lumbar bölgesini gerer
ve önemli bir elastikiyet (fleksibilite) sağlar. Bir çok yoga egzersizinde
olanlara benzer. Ayrıca arkadaki ayağının bileğinin çok bükülmüş olması
gerekir. Bu şekilde ayak içindeki hayati bir nokta tahrik edilerek vücudun
gevşek (rölaks) olması sağlanır. Bu şekilde diğer duruşlar üzerinde de derin
derin çalışmalar yapmak çok önemlidir zira her birinin faydalı etkileri vardır.
Her zaman akılda tutulmalıdır ki bu etkiler sadece fiziksel değildir ve kolay
yoldan çalışma yapmak hiçbir sonuç vermez. Eğitimi her zaman zor olmalıdır.
KİME
İnsan Kime’yi (fokus - bir
noktaya toplama) kontrol ettiği takdirde gücü tek bir noktada boşaltabilir.
Örneğin yumruk atarken toplanan güç vuruş noktasına da boşaltılabilir, vücut
içindeki bir noktaya da. Ama bu ikincisi yıkıcı güç meydana getirir. Hawai’de
iken havaya tahta parçaları atar ve onları yumruk, el vuruşu, veya tekme ile
kırardım. Bu Kime’den boşaltılan patalaycı güç, sürat ve zamanlamayı gösterir.
Yine 4-5 tahta parçasını üstüste koyar hangisini kırmamı istediklerini
seyircilere sorardım. Sonra da sadece seçilen parçayı kırar diğerlerini sağlam
bırakırdım. Çoğu kere son parçayı kırmamı isterlerdi ki en kolayı oydu. Yine de
eğer hız ve zamanlama yanlış olursa hepsi birden kırılır. Ortada olan bir
parçayı kırmak sondakini kırmaktan daha zordur fakat en öndeki kadar zor
değildir. İşte bu Kime’dir. Yani istenilen bir noktaya gücün boşalmasını
sağlayan yetenek.
Meridyenler arasında
enerjinin haretketi ve hayati noktaların birbiri ile olan bağlantıları sonucu
belirli hareketler belirli organları tahrik ederler. Inter alia, yani nefes
verirken başı yukarı kaldırmak beyni tahrik eder ve örneğin çocuklar için çok
iyidir. Bu sebepten Japonya’daki Dojomda Karate çalışan pek çok çocuk vardır.
Başın yukarı itilmesi otomatik hale geldiği zaman bu olay omurilkte sağlıklı bir
titreşim meydana getirir ve sinirleri uyarır. Eğer aynı anda hara kullanılırsa
o zaman ruhsal enerji meydana getirilmiş olur ki bu da kadınlar ve yaşlılar
için çok faydalıdır. Kadınlar tabiî olarak çok kuvvetli hara sahibidirler ancak
hayat seviyesi yükseldikçe insanlar yeme içme peşine düşüp bedenlerini ihmal
etmeye başlarlar. Asıl bu zamanda hara kontrolu daha fazla önem kazanır zira
ancak bu kontrolla vücut ve zihin kontrolu sağlanabilir. Benim 72 yaşında ve
mawaski-geri jodan tekmesi atabilen bir öğrencim var.
Bunun aslında imkansız
olması gerekir ama o yapabiliyor çünkü harasını kontrol edebiliyor.
Japonya’daki merkezimde 56 yaşında bir öğretmen var 15 yıl önce bir trafik
kazası geçirip omurgasını kırmış. Hastaneden çıkınca ilanımı görüp Dojo’ya
gelmiş. Karate’ye başlamaya karar vermeden önce birkaç kere gelip gitti sonunda
başladı. 53 yaşına geldiğinde 40 yaşında gösteriyordu ve kazanın üzerinde
bıraktığı etkilerin hepsi ortadan kalkmıştı. 55 yaşında çalıştığı bankadan
emekli olmak üzere iken kendisine daha iyi bir pozisyona terfî teklifi yapıldı
ancak Karate’den vazgeçmek istemiyordu. Geliri de yaşamasına yeterliydi. Bu çok
iyi teklifi reddederek Dojomda öğretmen olmayı tercih etti.
Karate’nin tarihine
uzanmadan genellikle gözden kaçan bir hususa değinmek istiyorum. Karate tarihi
4000 küsür yıl önce ve sağlık için gerekli bir seri hareketler olarak başladı.
Daha sonra bunların dövüşe tatbik edilebilecekleri farkedildi. Son birkaç
yıldır da spor halini almıştır. Diğer bütün dövüş sporları hayatlarına dövüş
teknikleri olarak başlamışlardır. Karate sağlık sağlamak için yapılan tabiî
hareketlerden başlayan tek spordur.
KARATEDE
FOKUS – “KİME”
Fokus belirli bir teknik
hedefi ile teması sağladığı anda vücudun tüm enerjisinin konstrasyonu demektir.
Enerjinin konstrasyonu, tam doğru zamanda belirli kasların gerilip büzülmeleri
ve teknik tamamlanırken ciğerlerden hava boşaltılması olayının birleştirilmesi
ile sağlanır. Eğer tamamlanan tekniğin tansiyonu ölçülebilecek uzunluktaki bir
zaman dilimi boyunca sürüyorsa Kime serbest kalamaz (boşalamaz) zira Kime
yapılan tekniğin hızı ile ortaya çıkar. Karate hareketleri kuvveti hıza
çevirir. Böylece vuruş yapan (yumruk atan) yumruk giderek hız kazanır ve hedefe
maksimum hızla vurur. Eğer tam bu anda tüm kaslar gerilip fokus edilebilirse
vücudun bütün kuvveti hızdan güce dönüştürülür ve Kime elde edilir. Herkes
belirli bir güç ve hızla yumruk ya da tekme atabilir ve bunun için vücudun
ağırlığı ile ayağın ileri atılma gücünü kullanabilir. Bu tip kuvvet herkesin
sahip olduğu ve günlük durumlarda kullandığı kuvvettir ve insandan insana
fiziksel durumlarına göre değişir. Ancak tüm karate tekniklerinde kullanılan
kuvvet, kas gerilip büzülmesinden elde edilir ve bu sebepten de vücut ağırlığı
ve ebadı ile hiçbir ilişkisi yoktur. Küçük veya büyük herkeste fenomenal güç
mevcuttur. Ancak bunun için bedenin doğru biçimde kullanılmasının öğrenilmesi
gerekir.
Doğru kullanıldığı
takdirde herhangi bir teknik tatbik edilirken, vücudun azami verimi
sağlayabilmesine imkan tanıyan bir noktaya gelmek mümkündür. Bunu insanın azami
verim hakkındaki düşünceleri ile karıştırmamak gerekir zira bu tahmin teorik
sınırın çok altındadır.
Değişik hareketler
yapılırken bütün kas gruplarının gerilip büzülmelerinde maksimuma varabilmek
için rahat bir elastikiyete gerek duyulur. Bir uzvu çekmek için büzülen bir
kasın hareket ettiği mesafe ne kadar büyükse hız o kadar büyük olacak ve tabi
bu, tekinğin gücünü de o denli arttıracaktır. Eğer bir noktada meydana
getirilen enerji bir diğer noktaya nakledilecekse ya da bir başka yerdeki
enerji ile birleştirilecekse koordinasyon çok önemlidir.
Kime’yi izah edebilmek
için bedendeki gizli enerji güneş ışığınınki ile mukayese edilebilir. Bir
mercek kullanılmak suretiyle ışın bir noktada toplanabilirse kağıt, tahta hatta
belki metal yakabilecek duruma erişir. Aynı ışının bu noktadan önce ve sonra
ise pek az gücü vardır.
TEKNİĞİN
MÜHİM YÖNLERİ
Her tekniğin tatbiki için
aşağıdaki öneri o kadar temel teşkil eder ki benim öğreti metodumun özü kabul
edilebilir. Bir tekniğin ilk defa tatbikinden önce vücut gevşek (rölaks),
ciğerler hava ile doldurulmuş ve zihin sakin olmalıdır. Teknik yapılırken hava
kuvvetle dışarı çıkarılmalı, aynı anda hara ve o hareket için gerekli vücut
kasları kuvvetle gerilmelidir. Başın tepesi yukarı itilmeli ve zihin tamamen o
harekete yoğunlaştırılmalıdır. Her hareketin yapılışı esnasında zihin, irade ve
beden uyumu sağlanmalıdır.
Başın tepesinin yukarı
itilmesi ters yönde bir reaksiyon meydana getirecek ve omurilikten vücudun
diğer bölümlerine geçecektir. Bu yolla vücudun hayatî noktalarından bazıları
uyarılacak ve aynen shiatsu veya akapunkturunkine benzer faydalar temin
edilecektir.
Her tekniğin gereği gibi
yapılması ile sağlık kazanılır. Bu sadece o çalışmanın atletik yapısından
sağlanan sağlık değil, daha çok (ve daha derin anlamda) hayati noktaların
uyarılması sonucu kaslar, mafsallar, kemikler ve iç organlar üzerindeki etki
sonucu meydana gelecek sağlıktır. Her teknik doğru yapıldığı zaman en çok iç
organlar üzerinde etki yapar.
HER TEKNİK SERİSİ SONUNDA YAPILMASI GERKLİ NEFES ALMA
EGZERSİZLERİ
Son tekniği tatbikinden
önce ve sonra öndeki ayak hachiji-dachi şeklinde geriye çekildiğinde aşğıdaki
nefes alma egzersizleri yapılmalıdır:
Yumruklarınızı açarken
çabucak ufak bir miktar havayı dışarı verin ve öndeki bacağı hachiji-dachi
şeklinde geriye çekin. Derhal ve parmaklarınız açık şekildeyken derin derin
nefes almaya başlayın ve aynı zamanda yumruklarınızı sıkın. Nefes alma
esnasında yumruklarınızı kalça ile aynı hizaya gelecek biçimde tutun.
Avuçlarınızın yönü vücudunuza doğru, dirsekleriniz ise arka tarafa iter biçimde
olmalıdır. Nefes alma sınırına geldiğiniz zaman yumruklarınızı aşağı doğru itin
ve yavaşça ancak kuvvetli bir şekilde nefes vermeye başlayın. Bu arada hara ve
omuz altındaki kaslar büzülmelidir. Nefes vermeniz bitince yumruklarınızı açın
ve ellerinizi vücudunuzun hemen arkasında tutarak avuçlarınızla aşağı doğru
itin ve aynı anda mümkün olduğu kadar derin nefes alın. Bu nefes alma sırasında
avuçlarınızı aşağıya bastırırken başınızın tepesini yukarı uzatmaya çalışın,
tüm vücudunuzu gerin ve ayaklarınızın ucunda yükselin. Bu hareketleri o kadar
ahenkle yapın ki nefes almanızın bitişi ile vücudunuzun azami yükselişi aynı
anda gerçekleşsin. Nefes alma sınırına geldiğiniz zaman ayak topuklarınızı yere
bastırın, yumruklarınızı sıkın ve aynı anda harayı gererek nefes verin. Bu noktada
öğretmeninize selam vermek üzere eğilmeniz adettendir. Daha sonra
hachiji-dachi’ye geçip sonraki teknik için hazır bekleyin. Bir seri teknik sonunda bu nefes alıp-verme metodu kana zengin oksijen
temin edilmesini sağlar. Vücut oksijene aç olduğu taktirde kaslar gerektiği
gibi çalışmazlar ve sonuçta tutulmalar ve kas arızaları ortaya çıkabilir. Ayrıca bu şekilde nefes
almak damarlar ve kalp için de faydalıdır.
Not:
Nefes alırken hava burundan alınmalı, nefes verirken ise ağızdan verilmelidir. Nefes alırken vücut gevşek
(rölaks) verirken ise gergin olmalıdır.
MOKSO: DERİN NEFES ALMA VE ZİHİN KONTROLU
Mokso yapmak için
elleriniz kucağınızda dizlerinizin üzerine çökün. Burnunuz ile göbeğiniz aynı
hizada olacak şekilde dikleşin. Gözlerinizi yarım açarak dizlerinizin yaklaşık
olarak 18 inç (50 cm) önündeki bir noktaya bakın. Yavaşça nefes alın ve nefes
alırken havanın içinizde geçtiği yolları zihninizde canlandırmaya çalışın.
Burundan giren hava yüzünüzden alnınıza ve başınızın tepesine doğru çıkar,
ensenizden aşağı doğru omuriliğiniz yoluyla iner. Vücudunuzun altından dolaşıp
haraya (karın boşluğunun alt kısmı) doğru yükselir. Haraya girer ve gittikçe
ufalan daireler izleyerek döner ve sonunda son derece ufak (sonsuz küçüklükte)
bir noktaya erişir. Hava bu noktaya eriştiğinde nefes almanız da azami sınırına
varmış olmalıdır. Yavaşça nefes vermeye başlayın ve havanın o noktadan gittikçe
büyüyen aksi yönde dönmesini, yukarı doğru karına boşluğuna, solar plexusa,
göğsünüze, boğazınıza yönelmesini ve en sonra ağzınızdan dışarı çıkmasını
zihninizde canlandırın. Nefes alırken karın gevşek, verirken gergin olmalıdır.
Bu işe yeni başlayanlardan pek çoğunda ilk devir (nefes alma+nefes verme) 15
saniye tutulmalıdır. Öğrenci ilerledikçe bu süre 20 saniye olmalıdır.
NOT: Yine de bu süreler
sadece bilgi vermek için olup, her öğrenci kendisine adapte edebilir.
Her antreman sonunda 1
dakika Mokso yapılmalıdır. Vücudun gevşemesi ve zihnin sukünet bulması için çok
faydalıdır. Sonunda öğrenci hislerinin gel-gitini kontrol etmesini
öğrenecektir.
TAİ-CHİ
Tai-chi Karatemi
değiştirdi. 1957 yılında ilk defa Sensei Yang ile Tai-chi çalışmaya başladım.
Aynı yıl biraz Tai-chi çalıştıktan sonra benimle birlikte Karate çalışmaya
başladı. Kısa bir süre sonra Hawai’ye gittim ve 1962 yılında Japonya’ya dönerek
Bay Yang ile muntazam bir biçimde Karate çalışmalarına devam ettim. Sensei
Yang’a karate öğrettiğim için o sıralarda Tai-chi’ye başlamıştım. Ancak
içindeki her şey Karate’ye göre çok ters olduğu için Tai-chi’yi çok zor buldum.
Kas gücü kullanamıyordum, gerginlik olmadan hareket etmek zorundaydım. Bunun
izahı biraz zor. Belki analoji izah edebilir. Aynı olmamakla birlikte Tai-chi
“kudreti” hipnoz altındaki bir kişinin “kudretine” benzetilebilir.
Hipnotizmacı, bir kişiyi 3 sndalye üzerine yatırır ve ortadaki sandalyeyi
çektiği halde o kişi düşmez. Hatta bir başkası karnının üzerine otursa dahi
düşmez. Bunun kas gücü ile bir ilgisi yoktur. Yine tekrar ediyorum. Tai-chi
hipnotizmaya benzemez ancak onda da kas gücü kullanılmamalıdır. Hareket bir
nehir gibi akmalıdır. Aynı su gibi kuvvetli, akışkan, acımasız fakat fokussuz.
İki yıl boyunca Tai-chi bana çok zor geldi. Karate’den çok daha zor. Sensei
Yang ile Tai-chi yaparken bazen hızlı hareket etmek istiyor ve buna izin
verilmeyince de acı çekiyordum. Güç kullanmak istiyordum, buna karşılık gevşek
olmam ve gerilim kullanmamam isteniyordu. İki yıl çalışmadan sonra birdenbire
“Tai-chi”yi kavradım. Tai-chi’yi anlamamla birlikte Karate’de de ilerleme kaydetmeye
başladım. O sıralarda 32 yaşındaydım ve eskisi kadar süratli ve kuvvetli
saılmazdım. Ancak Tai-chi’yi kavramamla birlikte vücudum hemen gençleşti,
istediğim gibi hareket eder oldum. Bu sebepten Japonya’da bulunduğum zamanlar
Sensei Yang ile çalışırım ve o nerede öğretmenlik yapıyorsa oraya giderim.
Vücut evren ile aynıdır. Her beden ufak bir evrendir. Her şey birbirine
bağlantılıdır. Karate çalışırken daima bunu hatırlamalısınız. Örneğin, bazen
bazı hareketlerde gerginlik ve güç kullanılması gerekir ancak nefes alma
yanlışsa bu mümkün olmaz. Nefes çok önemlidir. Fiziksel olarak bedeni de
karakteri de değiştirebilir. Ayrıca zihinsel durumu da etkiler. Kuvvet ve hızın
anahtarıdır. İnsanlar Karate hakkında değişik fikirlere sahiptirler ve onu
değişik şekillerde sınıflandırırlar. Bazıları Karate’yi hız olarak ele alırlar,
bazıları fiziksel egzersiz olarak, yine bazıları kuvvet, güç olarak düşünürler.
Birtakım kişiler ise sadece dış görünüşü ile ilgilenirler.
Bu insanların neler
hissettiklerini bilmiyorum. Ancak bldiğim bir şey var, o da Karate’nin beni son
derece mutlu ettiğidir. Eğer iyi hareket tabiî harekete eşitse (aynı şeyse) o
zaman iyi hareket tabiatın bir parçasıdır ve evrenle bir bütün oluşturmaktadır.
Çalışma esnasında Karateka’nın zihnî konsantrasyon kullanması çok önemlidir.
Konsantrasyon üzerinde muntazam çalışma, hareketlerin kendileri mükemmel olmasa
bile kuvvet meydana getirecektir. Bu sebepten güç kazanmak amacıyla çalışmak
yerine konsantre olmaya çalışmalıdır. Zira konsantrasyon güç yaratacaktır.
Gayet tabî bu eğitimin kalitesine ve çalışmayı yapana göre değişir.
Öğrencilerin vücudun hayatî nokta ve hatlarını anlamaları çok önemlidir. Ama
hayati noktalar 365 tanedir. Bunlar birbirlerine meridyen denen hayati hatlarla
birleştirilmişlerdir. Bu noktalar akupunktur noktalarına denk gelir. Nokta ve
meridyenler kan dolaşımı ile birleştirildiği halde aynı derecede hatta daha
kuvvetli bir şekilde ruhsal enerji, yani Ki, ile birleşirler. Bu Çinliler’in
chi dediği şeydir. Vücut organları aynı zamanda ruhsal enerjinin hareketinden
de etkilenirler ve Karateka’nın bunu anlaması büyük önem taşır. Bu sebepten
Karate, karakter yapısı ve ruhu kuvvetlendirebilmek için iyi olmalıdır. Karate
bir felsefedir ancak bu felsefeyi anlamak isteyen öğrenci basit hareketlerde
çalışmalıdır. Bu basit hareketlerden derin bir felsefe öğrenecektir. Örneğin
adım atarak yapılan yumruk hareketini tatbik ederken baş daima yukarı
itilmelidir. Bu evrensel mekanik kurallarına uygun olarak hareketin reaksiyon
doğurması kuramına dayanır. Aynı anda nefes de verildiği takdirde hem zihnî hem
hem fizikî reaksiyon doğar. Bu durumda karnın hara denilen bölgesinde kuvvet
meydana gelir ki bu da ruhsal enerjinin fokal noktası (toplanma noktası)dır.
Bunu anlamak için çok çalışmak gerekir fakat basit hareketler çalışılarak
örneğin yumruk atarken kalçayı çevirip aynı anda mideyi öne iterek haranın
anlaşılabilmesi mümkündür. Bu teknik tamamen fiziksel olarak ve hara olmaksızın
yapılabilir. Örneğin bir bacak üzerinde dururken tekme atmak için gerekli denge
fizikseldir. Ancak gerçek denge elde edebilmek için kontrol haradan
yapılmalıdır. Bu denge pozitif ve negatif olacak ve vücutla zihin tek (aynı)
hale gelecektir. Vücut ve hara dengesi zihin dengesini yaratır. 25 yıldır hiç
kızgınlık ya da dövüşme arzusu hissetmedim. İşte bu Karate’dir.
ÖĞRETMENİN DAVRANIŞLARI
1.
Her zaman konumuzun
sorumluluk bilincine sahip olun ve ciddiyetle davranın.
2.
Karate’de
“önce gelen önce hizmet görür” prensibinin geçerli olmadığını aklınızdan
çıkarmayın.
3.
Karate-Do’yu
günlük hayatınızla bağdaştırmaya çalışın.
4.
Sadece
tekniğinizin geliştirilmesinde değil, Karate üzerinde çalışıp onun disiplinine
erişme üzerine çabanızı yoğunlaştırın.
5.
Kendinizi
yargılayın ve karakterinizin, yeteneğinizin sürekli olarak gelişmesi yolunda
çaba sarfedin.
6.
Karate-Do’nun
anlamını araştırın ve yapıcı bir zihinle üzerine eğilin.
7.
Benliğinizi
(egonuzu) bir yana bırakın ve sıkı bir azimle Karate-Do’nun gelişme ve
yükselmesine kendinizi vakfedin.
Kaynak: Kanazawa, H., Dynamic Power of Karate, Dragon Books,
2. Baskı, California, ABD, 1986.